وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللّهِ وَلَوْ أَنَّهُمْ إِذ ظَّلَمُواْ أَنفُسَهُمْ جَآؤُوكَ فَاسْتَغْفَرُواْ اللّهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُواْ اللّهَ تَوَّابًا رَّحِيمًا
ve
ve
mâ erselnâ
göndermedik
min resûlin
bir resûl, bir elçi
illâ
....'den başka
li
için, olsun diye
yutâa
itaat edilsin
bi izni
izni ile
allâhi
Allah
ve lev
ve eğer, olsa
enne-hum
onların ... olması
iz
olduğu zaman
zalemû
zulmettiler
enfuse-hum
onların nefsleri, nefsleri, kendileri
câû-ke
sana geldiler
fe
böylece
istagferû
istiğfar ettiler, tövbe ettiler, mağfiret dilediler
allâhe
Allah
Vestagfera (ve istagfera)
ve istiğfar etti, tövbe etti, mağfiret diledi
lehum
onlar için
er resûlu
resûl, elçi
le vecedû
mutlaka buldular
allâhe
Allah
tevvâben
tövbeleri kabul eden
rahîmen
rahmet edici, rahmet nuru gönderen, rahim esması ile tecelli eden