أَلَمْ يَرَوْاْ إِلَى الطَّيْرِ مُسَخَّرَاتٍ فِي جَوِّ السَّمَاء مَا يُمْسِكُهُنَّ إِلاَّ اللّهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
e lem yerev
görmüyorlar mı, görmediler mi
kuşları
musahharâtin
emir altına alınanlar, emre amade kılınmış olanlar
fî cevvi es semâi
semanın hava boşluğunda, havada
mâ yumsikuhunne
onları tutmaz (havada durduramaz)
illallâhu (illâ allâhu)
ancak, yalnız Allah, Allah'tan başkası
inne
muhakkak
fî zâlike
bunda vardır
le âyâtin
elbette âyetler
li kavmin
bir kavim için
yu'minûne
(mü'min olanlar) mü'min oluyorlar