فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا
fe lâ
artık hayır
ve rabbi-ke
Rabbine andolsun
lâ yu'minûne
îmân etmezler
hattâ
... oluncaya kadar, olmadıkça
yuhakkimû-ke
seni hakem tayin ederler
fî-mâ
o şey hakkında
şecera
çekiştiler
beyne-hum
kendi aralarında
summe
sonra
lâ yecidû
bulmazlar
fî enfusi-him
kendi nefslerinde, içlerinde
haracen
darlık, sıkıntı
mimmâ (min mâ)
şeyden, ...'dan dolayı
kadayte
sen hüküm verdin
ve yusellimû
ve teslim olurlar
teslîmen
tam bir teslimiyetle