1. Kuran
  2. KASAS Suresi
  3. 63. Ayeti

قَالَ الَّذِينَ حَقَّ عَلَيْهِمُ الْقَوْلُ رَبَّنَا هَؤُلَاء الَّذِينَ أَغْوَيْنَا أَغْوَيْنَاهُمْ كَمَا غَوَيْنَا تَبَرَّأْنَا إِلَيْكَ مَا كَانُوا إِيَّانَا يَعْبُدُونَ

  • kale

    dedi

  • ellezîne

    ki onlar

  • hakka

    hak

  • aleyhim

    onlara

  • el kavlu

    söz

  • rabbe-nâ

    Rabbimiz

  • hâulâi

    bunlar

  • ellezîne

    ki onlar

  • agvey-nâ

    biz azdırdık

  • agveynâ-hum

    onları azdırdık

  • kemâ

    gibi

  • gavey-nâ

    biz azdık

  • teberre'nâ

    berî olduğumuzu (uzak olduğumuzu) arz ederiz

  • ileyke

    sana

  • mâ kânû

    değillerdi, olmadılar

  • iyyâ-nâ

    bize

  • ya'budûne

    tapıyorlar

KASAS suresi - 63. ayeti mealleri

  • Abdulbaki Gölpınarlı

    Azâp edeceğimize dâir söylediğimiz sözü hakedenler, Rabbimiz derler, işte şunlar, azdırdığımız kişiler, biz nasıl azmışsak onları da öyle azdırdık. Onlardan uzaklaştık, tapına geldik; onlar, bize tapmıyorlardı zâten.
  • Abdullah Parlıyan

    Azap edeceğimize dair söylediğimiz sözü hakedenler: “Ey Rabbimiz!” diyecekler. “Bunlar bizim azdırdığımız kimselerdir, evet biz kendimiz azdığımız gibi, onları da azdırdık. Onların yaptıklarından uzak olduğumuzu, bu hususta bizim suçumuzun olmadığını sana arzederiz. Zaten onlar, bize tapmıyorlardı, kendi arzu ve heveslerine tapıyorlardı” dediler.
  • Adem Uğur

    (O gün) aleyhlerine söz (hüküm) gerçekleşmiş olanlar: Rabbimiz! Şunlar azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak onları da öylece azdırdık (yoksa onları zorlayan bir gücümüz yoktu. Onların suçlarından) berî olduğumuzu sana arzederiz. Zaten onlar aslında bize tapmıyorlardı (kendi arzularına tapıyorlardı), derler.
  • Ahmed Hulusi

    Bildirilen sözü hak etmiş olanlar dedi ki: "Rabbimiz. . . İşte şunlar saptırıp azdırdığımız kimseler. . . Kendimiz sapıp azdığımız gibi onları da azdırdık. . . Sana yöneldik, hüküm senin. . . Zaten onlar bize tapınmıyorlardı. "
  • Ahmet Tekin

    Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur’ân’a itibar etmedikleri için, aleyhlerinde gerekçeli hükümleri gerçekleşmiş olan liderler, güç ve iktidar sahipleri:'Rabbimiz, şunlar bizim azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak, onları da öylece azdırdık. Onların suçlarıyla ilgimiz olmadığını arz eder, sana sığınırız. Onlar, aslında, bizlere de tapmıyorlardı.' derler.
  • Ahmet Varol

    Üzerlerine (azap) söz(ü) hak olanlar derler ki: 'Rabbimiz! İşte şunlar bizim azdırdıklarımız. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Şimdi (onlardan) uzaklaşarak sana yöneldik. Zaten onlar bize tapmıyorlardı.'
  • Ali Bulaç

    Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar derler ki: "Rabbimiz, işte bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi."
  • Ali Fikri Yavuz

    Üzerlerine azab vacib olanlar şöyle diyecektir:” - Ey Rabbimiz! İşte şu düşükler, azdırdığımız kimseler. Biz nasıl azmışsak onları da öyle azdırdık, (hak yoldan çıkardık). Onların seçtiği küfürden beri olub sana döndük. Aslında onlar bize tapmıyorlardı (ancak hevalarına uyuyorlardı).”
  • Bayraktar Bayraklı

    O gün, söz aleyhlerine gerçekleşmiş olanlar, “Ey Rabbimiz! Şunlar azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak, onları da öyle azdırdık. Onlardan uzaklaşıp sana geldik, zaten onlar bize tapmıyorlardı” derler.
  • Bekir Sadak

    Hukmun aleyhlerine gerceklestigi kimseler: «Rabbimiz! Iste bunlar bizim azdirdigimiz kimselerdir. Kendimiz azdigimiz gibi onlari da azdirdik. Onlardan uzaklasip Sana geldik, zaten aslinda bize tapmiyorlardi» derler.
  • Celal Yıldırım

    Aleyhlerine söz (ilâhî hüküm) sabit olanlar derler ki: «Ey Rabbimiz ! İşte bunlar bizim azdırıp saptırdığımız kimselerdir; biz nasıl azdıysak onları da öylece azdırıp saptırdık. Onlarla ilgimizi kesip sana yöneldik. Aslında onlar bize tapıyor değillerdi.»
  • Cemal Külünkoğlu

    Haklarında azap hükmü gerçekleşenler: “Ey Rabbimiz! İşte şunlar bizim azdırdıklarımızdır. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Şimdi de onlardan uzaklaşıp sana döndük. Zaten (gerçekte) onlar bize tapmıyor (kendi istek ve arzularına tapıyor)lardı” diyecekler.
  • Diyanet İşleri (eski)

    Hükmün aleyhlerine gerçekleştiği kimseler: 'Rabbimiz! İşte bunlar bizim azdırdığımız kimselerdir. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzaklaşıp Sana geldik, zaten aslında bize tapmıyorlardı' derler.
  • Diyanet Vakfi

    (O gün) aleyhlerine söz (hüküm) gerçekleşmiş olanlar: Rabbimiz! Şunlar azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak onları da öylece azdırdık (yoksa onları zorlayan bir gücümüz yoktu. Onların suçlarından) berî olduğumuzu sana arzederiz. Zaten onlar aslında bize tapmıyorlardı (kendi arzularına tapıyorlardı), derler.
  • Edip Yüksel

    Aleyhlerinde yargının gerçekleştiği kimseler, 'Rabbimiz, şunlar bizim saptırdığımız kimselerdir; biz kendimiz sapmış olduğumuz için onları saptırdık. Onları bırakıp sana sığınıyoruz. Onlar aslında bize tapmıyorlardı,' derler.
  • Elmalılı Hamdi Yazır

    Aleyhlerinde söz hakk olmuş olanlar şöyle demektedir: ey bizim yegâne rabbımız! daha işte şunlar: o azdırdığımız kimseler, biz onları kendi azdığımız gibi azdırdık sana teberri ettik onlar bizlere tapmıyorlardı
  • Elmalılı (sadeleştirilmiş)

    Aleyhlerinde hüküm verilmiş olanlar: «Ey Rabbimiz, işte azdırdığımız kimseler! Biz onları kendi azdığımız gibi azdırdık. Sana masum olduğumuzu arzettik; onlar bize tapmıyorlardı.
  • Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

    (O gün) haklarında, azaba itilme hükmü gerçekleşen kimseler, «Rabbimiz! Biz nasıl azmışsak, işte bu azmışları da öylece azdırdık. (Onların suçlarından) beri olduğumuzu sana arzederiz. Zaten onlar aslında bizlere tapmıyorlardı.» derler.
  • Fizilal-il Kuran

    O gün azab üzerlerine hak olanlar: «Rabb'imiz, azdırdıklarımız şunlar. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzaklaşıp sana geldik, zaten, aslında bize tapmıyorlardı» derler.
  • Gültekin Onan

    Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar derler ki: "Rabbimiz, işte bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi."
  • Hasan Basri Çantay

    (O gün) aleyhlerinde söz hak olanlar (şöyle) demişdir (diyecekdir): «Ey Rabbimiz, işte bunlar bizim azdırdığımız kimselerdir. Kendimiz nasıl azmışsak onları da öylece azdırdık. Uzaklaşdık, sana (döndük. Zâten) onlar bize tapmıyorlardı».
  • Hayrat Neşriyat

    Aleyhlerine (azâbımıza dâir) söz hak olanlar der ki: 'Rabbimiz! Bizim azdırdığımız kimseler (işte) şunlardır. (Biz) nasıl azdıksa, onları da (öyle) azdırdık.(Onlardan) sana (sığınıp) uzaklaştık! (Zâten onlar, nefislerinin peşindeydiler de) bize tapmıyorlardı.'
  • İbni Kesir

    Aleyhlerine hüküm gerçekleşen kimseler: Rabbımız; işte bunlar azdırdığımız kimselerdir. Kendimiz nasıl azmışsak onları da öylece biz azdırdık. Onlardan uzaklaşıp sana geldik, zaten onlar bize tapmıyorlardı, derler.
  • Kadri Çelik

    Üzerlerine söz (azap) hak olanlar derler ki: “Rabbimiz! İşte bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi.”
  • Muhammed Esed

    (Bunun üzerine, vaktiyle yapılan) uyarının apaçık aleyhlerine tecelli ettiğini gören kimseler: "Ey Rabbimiz!" diyecekler, "Bunlar bizim azdırdığımız kimselerdir; (evet,) biz kendimiz azdığımız gibi, onları da azdırdık (Ama şimdi) onları Senin hükmüne bırakıyoruz; zaten onların tapındığı gerçekte biz değildik".
  • Ömer Nasuhi Bilmen

    Üzerlerine söz hak olanlar diyeceklerdir ki: «Ey Rabbimiz! Şunlar kendilerini sapıttırmış olduğumuz kimselerdir. Biz onları kendi sapıttığımız gibi sapıttırdık (onlardan) uzaklaştık. Sana iltica ederiz. Onlar bize tapar olmadılar.»
  • Ömer Öngüt

    Üzerlerine azap vaadimiz hak olmuş kimseler derler ki: “Ey Rabbimiz! Şunlar bizim azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak, onları da öylece azdırdık. (Onların suçlarından) beri olduğumuzu sana arzederiz. Zaten onlar aslında bize tapmıyorlardı. ”
  • Şaban Piriş

    Hüküm aleyhlerinde gerçekleşmiş olanlar: -Rabb’imiz, işte azdırdıklarımız onlardır. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzaklaştık, sana geldik. Zaten onlar bize de kulluk etmiyorlardı, dediler.
  • Suat Yıldırım

    (Şeytanlardan ve insanlardan putlaştırılmış oldukları için) kendileri hakkında azap hükmü kesinleşmiş olanlar: "Ulu Rabbimiz! İşimiz meydanda, azdırdığımız kimseler işte karşımızda, inkâr edemeyiz. Ama sırf kötülük olsun diye değil, kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onları zorlamadık. Onların iddiaları ile, onların bizi putlaştırmaları ile hiçbir ilişkimiz olmadığını ilan ediyoruz, Sana sığınıyoruz. Zaten aslında onlar bize tapmıyorlardı, kendi hevalarına tapıyorlardı."
  • Süleyman Ateş

    (Azâb) söz(ü) üzerlerine hak olanlar: "Rabbimiz, azdırdıklarımız şunlar. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. (Biz azdık, onlar da bize uydular. Onların yaptıklarından) uzak olduğumuzu, (bu hususta bizim suçumuz olmadığını) sana arz ederiz. Zaten onlar bize tapmıyorlardı (kendi arzularına tapıyorlardı)." derler.
  • Tefhim-ul Kuran

    Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar derler ki: «Rabbimiz, işte bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi.»
  • Ümit Şimşek

    Haklarında azap vaadi gerçekleşmiş olanlar, 'Rabbimiz,' derler. 'İşte şunlar bizim azdırdıklarımızdır. Kendimiz nasıl azdıysak, onları da öylece azdırdık. Şimdi biz onlardan uzaklaşıp Sana sığınıyoruz. Zaten onlar bize tapmıyorlardı.'
  • Yaşar Nuri Öztürk

    Üzerlerine hüküm hak olanlar şöyle diyecekler: "Rabbimiz, azdırdıklarımız işte şunlar! Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzak olduğumuzu sana arz ediyoruz. Zaten onlar sadece bize kulluk/ibadet etmiyorlardı ki!.."

KuranAra.com hakkında

33 farklı kuran mealini aynı anda okumanızı ve kıyaslamanızı sağlar, Kuran ayetlerinin Arapçasını okunaklı şekilde sunar. Arapça okunuşlarını Türkçe seslendirme karşılığıyla birlikte görebilmenize yarar. Hepsinden önemlisi, Çok uzun çalışmalar sonucu özel olarak geliştirilmiş arama motoru ile; Tüm kuran meallerini ve arapça karşılıklarını doğru ve hızlı şekilde aramanızı sağlar.