وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَانًا حَمَلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلَاثُونَ شَهْرًا حَتَّى إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
ve vassay-nâ
ve vasiyet ettik
el insâne
insan
bi vâlidey-hi
anne ve babasına
ihsânen
ihsanla davranma
hamelet-hu
onu taşıdı, yüklendi
ummu-hu
onun annesi
kurhen
meşakkat, güçlük
ve vadaat-hu
ve onu doğurdu
kurhen
meşakkat, güçlük
ve hamlu-hu
ve onun taşınması
ve fisâlu-hu
ve onun sütten kesilmesi
selâsûne
otuz
şehren
ay
hattâ izâ
nihayet, olduğu zaman
belega
erişti
eşudde-hu
kuvvet, kemâl çağına
ve belega
ve erişti
erbaîne
kırk
seneten
yıla
kâle
dedi
rabbi
Rabbim
evzı'nî
beni muvaffak kıl, yönelt
en eşkure
şükretmek
ni'meteke
ni'metlerine
elletî
ki o
en'amte
ni'metlendirdin, verdin
aleyye
beni, bana
ve alâ vâlideyye
ve anne-babama
ve en a'mele
ve amelde bulunmak
sâlihan
salih, ıslâh edici
terdâhu
razı olacağı
ve aslıh
ve ıslâh et
lî
beni
fî zurriyyetî
soyumu
innî
muhakkak ki ben
tubtu
tövbe edenler
ileyke
sana
ve innî
ve muhakkak ki ben
min el muslimîne
müslümanlardan, teslim olanlardan