فَلَوْلاَ كَانَتْ قَرْيَةٌ آمَنَتْ فَنَفَعَهَا إِيمَانُهَا إِلاَّ قَوْمَ يُونُسَ لَمَّآ آمَنُواْ كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ الخِزْيِ فِي الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ
fe
bundan sonra, artık
lev lâ
keşke olsaydı, olmaz mıydı
kânet
oldu
karyetun
bir ülke, bir karye
âmenet
îmân etti, âmenû oldu
fe nefea-hâ
böylece ona fayda sağladı
îmânu-hâ
onun îmânı
illâ
ancak, hariç
kavme yûnuse
Yunus (a.s)’ın kavmi
lemmâ
olduğu zaman, olunca
âmenû
âmenû oldular
keşef-nâ
giderdik, kaldırdık
an hum
onlardan
azâbe el hızyi
aşağılayıcı azap
fî el hayâti ed dunyâ
dünya hayatında
ve metta'nâ-hum
ve onları yararlandırdık, metalandırdık, geçimlerini sağladık