إِنَّمَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَارْتَابَتْ قُلُوبُهُمْ فَهُمْ فِي رَيْبِهِمْ يَتَرَدَّدُونَ
innemâ
ancak, sadece, yalnız
yeste'zinuke
senden izin ister
ellezîne lâ yu'minûne
inanmayan kimseler, inanmayanlar
billâhi (bi allâhi)
Allah'a
ve el yevmi el âhiri
ve ahir güne
vertâbet (ve irtâbet)
ve şüpheye düştü
kulûbu-hum
onların kalpleri
fe hum
o zaman, artık onlar
fî raybi-him
şüpheleri içinde
yeteraddedûne
tereddüt ederler, bocalarlar