وَإِذَا سَمِعُواْ مَا أُنزِلَ إِلَى الرَّسُولِ تَرَى أَعْيُنَهُمْ تَفِيضُ مِنَ الدَّمْعِ مِمَّا عَرَفُواْ مِنَ الْحَقِّ يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ
ve izâ semiû
ve işittikleri zaman
mâ unzile
indirilen şeyi, indirileni
ilâ er resûli
Resûl'e
terâ
görürsün
a'yune-hum
onların gözleri
tefîdu
boşalır, akar
min ed dem'ı
göz yaşından
mimmâ (min mâ)
şeyden dolayı
arafû
ârif oldular (irfan sahibi oldular: kalp kulağı ve kalp gözü açıldı, hikmetin ve mütezekkir ve hayrın sahibi oldular)
min el hakkı
haktan, Allâh'tan (c.c.)
yekûlûne rabbe-nâ
Rabb'imiz derler
âmennâ fe uktub-nâ
biz âmenû olduk artık bizi yaz
mea eş şâhidîne
şâhidlerle beraber