وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُم بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ وَلَا تَعْدُ عَيْنَاكَ عَنْهُمْ تُرِيدُ زِينَةَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَلَا تُطِعْ مَنْ أَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَن ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ وَكَانَ أَمْرُهُ فُرُطًا
vasbır
ve sabret
nefse-ke
senin nefsin, kendi nefsin
mea ellezîne
o kimselerle birlikte
yed'ûne
dua ederler, ediyorlar
rabbe-hum
onların Rabbi
bi el gadâti
sabah
ve el aşiyyi
ve akşam
yurîdûne
isterler, istiyorlar
veche-hu
onun vechini, zatını
ve lâ ta'du (âde)
ve döndürme, çevirme : (döndü)
aynâ-ke
senin gözlerin
an-hum
onlardan
turîdu
istiyorlar
zînete el hayâti ed dunyâ
dünya hayatının süsünü, ziynetini
ve lâ tutı'
ve itaat etme
men
kimse
agfelnâ
gâfil bıraktık
kalbe-hu
onun kalbi
an zikri-nâ
zikrimizden
vettebea (ve ittebea)
ve tâbî oldu
hevâ-hu (hevâ)
hevesleri : (hevesler: nefsin afetleri ile şeytanın talepleri)
ve kâne
ve oldu
onun işi, kendi işi
furutan
haddi aşarak