وَجَاء رَجُلٌ مِّنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ يَسْعَى قَالَ يَا مُوسَى إِنَّ الْمَلَأَ يَأْتَمِرُونَ بِكَ لِيَقْتُلُوكَ فَاخْرُجْ إِنِّي لَكَ مِنَ النَّاصِحِينَ
ve câe
ve geldi
raculun
bir adam
min
den
aksa
en uzak yer
el medîneti
şehir
yes'â
koşarak
kâle
dedi
yâ mûsâ
ey Musa
inne
muhakkak
el melee
(kavmin) ileri gelenleri
ye'temirûne
emir vermek için görüşüyorlar
bike
sana, senin için, senin hakkında
li
için
yaktulû-ke
seni öldürmek
fahruc (fe uhruc)
öyleyse hemen çık
innî
muhakkak ben
leke
sana
min en nâsıhîne
nasihat edenlerden, öğüt verenlerden