وَإِن مَّن قَرْيَةٍ إِلاَّ نَحْنُ مُهْلِكُوهَا قَبْلَ يَوْمِ الْقِيَامَةِ أَوْ مُعَذِّبُوهَا عَذَابًا شَدِيدًا كَانَ ذَلِك فِي الْكِتَابِ مَسْطُورًا
ve in
ve ise, olursa
min karyetin
bir ülke, bir şehir
illâ
ancak, yalnız (öyle olur)
nahnu
biz
muhlikû-hâ
onu helâk edenler, helâk ediciler
kable
önce
yevmi el kıyâmeti
kıyâmet günü
ev
veya
muazzibû-hâ
ona azap ediciler, azap edenler
azâben şedîden
şiddetli azap
kâne
oldu
zâlike
işte bu
fî el kitâbi
kitapta (vardır)
mestûren
yazılmış, yazılı (satırlandırılmış) olarak