وَقَالُوا قُلُوبُنَا فِي أَكِنَّةٍ مِّمَّا تَدْعُونَا إِلَيْهِ وَفِي آذَانِنَا وَقْرٌ وَمِن بَيْنِنَا وَبَيْنِكَ حِجَابٌ فَاعْمَلْ إِنَّنَا عَامِلُونَ
ve kâlû
ve dediler
kulûbu-nâ
bizim kalplerimiz
fî
de var
ekinnetin
ekinnet, idrak etmeyi önleyen sistem
mimmâ (min mâ)
o şeyden
ted'û-nâ
bizi davet ediyorsun
ileyhi
ona
ve
ve
fî
da var
âzâni-nâ
bizim kulaklarımız
vakrun
vakra, işitmeyi önleyen sistem
ve min
ve den
beyni-nâ ve beyni-ke
seninle bizim aramızda
hicâbun
bir perde
fa'mel (fe ı'mel)
artık yap
inne-nâ
muhakkak ki biz
âmilûne
yapanlarız, yapacak olanlarız