وَإِذَ أَخَذَ اللّهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلاَ تَكْتُمُونَهُ فَنَبَذُوهُ وَرَاء ظُهُورِهِمْ وَاشْتَرَوْاْ بِهِ ثَمَناً قَلِيلاً فَبِئْسَ مَا يَشْتَرُونَ
ve iz ehaze allâhu
ve Allah ... almıştı
mîsâka
misâk, kesin söz, yemin
ellezîne
onlar
ûtû el kitâbe
kitap verildiler
le tubeyyinunne-hu
onu mutlaka beyan edeceksiniz, açıklayacaksınız
li en nâsi
insanlara
ve lâ tektumûne-hu
ve onu gizlemeyeceksiniz
fe nebezû-hu
fakat onu attılar
verâe zuhûrihim
sırtlarının arkasına
ve eşterav bi-hî
ve onu sattılar
semenen kalîlen
az bir değere
fe bi'se
oysa ne kötü
mâ yeşterûne
yaptıkları alışveriş