كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ الْمَوْتِ وَإِنَّمَا تُوَفَّوْنَ أُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَمَن زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَأُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ وَما الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ مَتَاعُ الْغُرُورِ
kullu nefsin
herkes, her nefs
zâikatu el mevti
ölümü tadıcıdır
ve innemâ
ve lakin, fakat, amma
tuveffevne
vefa edilir, ödenir, ödenecek
ucûre-kum
sizin ecirleriniz, yaptıklarınızın karşılığı (ücret, mükâfat)
yevme el kıyâmeti
kıyâmet günü
fe men
o zaman, o vakit kim ... ise
zuhziha
uzaklaştırılır
an en nâri
ateşten
ve udhıle el cennete
ve cennete, sokulur, konur
fe kad fâze
o zaman, o taktirde kurtulmuştur
ve mâ el hayâtu ed dunyâ
ve dünya hayatı değildir
illâ
ancak, ...'den başka
metâu el gurûri
aldatıcı metadan, geçici faydalanma