وَإِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُم مُّهْتَدُونَ
ve inne-hum
ve muhakkak ki onlar
le
gerçekten, mutlaka
yasuddûne-hum
onları alıkoyarlar
ani es sebîli
yoldan
ve yahsebûne
ve zannederler
enne-hum
onların olduğu
muhtedûne
hidayette olanlar