وَجَعَلْنَا فِيهَا جَنَّاتٍ مِن نَّخِيلٍ وَأَعْنَابٍ وَفَجَّرْنَا فِيهَا مِنْ الْعُيُونِ
ve cealnâ
ve biz kıldık, yaptık
fî-hâ
orada
cennâtin
bahçeler
min nahîlin
hurmalıklar(dan)
ve a'nâbin
ve üzüm (bağları)
ve feccernâ
ve fışkırttık
fî-hâ
orada
min el uyûni
pınarlar(dan)