فَإِذَا انسَلَخَ الأَشْهُرُ الْحُرُمُ فَاقْتُلُواْ الْمُشْرِكِينَ حَيْثُ وَجَدتُّمُوهُمْ وَخُذُوهُمْ وَاحْصُرُوهُمْ وَاقْعُدُواْ لَهُمْ كُلَّ مَرْصَدٍ فَإِن تَابُواْ وَأَقَامُواْ الصَّلاَةَ وَآتَوُاْ الزَّكَاةَ فَخَلُّواْ سَبِيلَهُمْ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
fe izânseleha (fe izâ inseleha)
artık, sona erdiği, geçtiği zaman
el eşhuru el hurumu
haram aylar
faktulû (fe uktulû)
artık öldürün, savaşın
el muşrikîne
müşrikler
haysu
yerde, nerede
vecedtumû-hum
onlara rastladınız, buldunuz
ve huzû-hum
ve onları alın, yakalayın
vahsurû-hum (ve uhsurû-hum)
ve onları kuşatın, muhasara edin
vak'udû(ve uk'udû)
ve oturun
lehum
onların
kulle marsadin
gözetleme yerlerinin hepsi
fe in
o zaman, artık, bundan sonra eğer
tâbû
tövbe ettiler
ve ekâmû es salâte
ve namazı ikâme ettiler
ve âtû ez zekâte
ve zekâtı verdiler
fe hallû
o taktirde serbest bırakın
sebîle-hum
onların yolu
inne allâhe
muhakkak ki Allah
gafûrun
gafurdur, mağfiret edendir
rahîmun
rahîm, rahmet nuru gönderen