وَأَدْخِلْ يَدَكَ فِي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاء مِنْ غَيْرِ سُوءٍ فِي تِسْعِ آيَاتٍ إِلَى فِرْعَوْنَ وَقَوْمِهِ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ
ve edhıl
ve dahil et, sok
yede-ke
elini
fî ceybi-ke
koynuna
tahruc
çıkar
beydâe
beyaz (nurlu)
min gayri
olmaksızın
sûin
kötülük
fî
içinde
tis'ı
dokuz (9)
âyâtin
eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
ilâ fir'avne
firavuna
ve kavmi-hi
ve onun kavmi
inne-hum
muhakkak onlar
kânû
oldular
kavmen
bir kavim
fâsikîne
fasıklar