وَلَوِ اتَّبَعَ الْحَقُّ أَهْوَاءهُمْ لَفَسَدَتِ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ وَمَن فِيهِنَّ بَلْ أَتَيْنَاهُم بِذِكْرِهِمْ فَهُمْ عَن ذِكْرِهِم مُّعْرِضُونَ
ve lev ittebea
ve uysaydı, tâbî olsaydı
el hakku
Hakk
ehvâe-hum
onların hevaları
le fesedeti
mutlaka fesada uğrardı
es semâvâtu
semalar
vel ardu
ve arz, yeryüzü
ve men fî hinne
ve onların içinde olanlar
bel
hayır
eteynâ-hum
onlara getirdik
bi zikri-him
onların zikirleri
fe
o zaman, fakat
hum
onlar
an zikri-him
zikirlerinden
mu'ridûne
yüz çevirenler