فَضَرَبْنَا عَلَى آذَانِهِمْ فِي الْكَهْفِ سِنِينَ عَدَدًا
fe
o zaman, böylece, böylelikle
darabnâ
vurduk, yatırdık, uyuttuk
alâ
üzerine, ...e, ...a
âzâni-him
onların kulakları
fî el kehfi
mağarada, mağara içinde
sinîne
seneler, yıllar
adeden
adet, sayı