وَأَمَّا الَّذِينَ سُعِدُواْ فَفِي الْجَنَّةِ خَالِدِينَ فِيهَا مَا دَامَتِ السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ إِلاَّ مَا شَاء رَبُّكَ عَطَاء غَيْرَ مَجْذُوذٍ
ve emmâ
ve fakat
ellezîne suidû
mutlu olanlar, said olanlar
fe
artık, böylece
fî el cenneti
cennette
hâlidîne
ebedî kalanlar
fî-hâ
onun içinde, orada
mâ dâmeti
devam ettikçe, durduğu müddetçe
es semâvâtu
gökler, semalar
ve el ardu
ve yeryüzü, arz
illâ
başka, hariç
mâ şâe
dilediği şey
rabbu-ke
senin Rabbin
atâen
lütuf, bağış, ihsan olarak
gayra
olmayan
meczûzin (gayre meczûzin)
kesinti, kesilmiş : (kesintisiz, devamlı, kesilmeyen)