أَلَمْ تَر إِلَى الَّذِينَ نَافَقُوا يَقُولُونَ لِإِخْوَانِهِمُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَئِنْ أُخْرِجْتُمْ لَنَخْرُجَنَّ مَعَكُمْ وَلَا نُطِيعُ فِيكُمْ أَحَدًا أَبَدًا وَإِن قُوتِلْتُمْ لَنَنصُرَنَّكُمْ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
e lem tere ilâ
(görmüyor musun) görmedin mi (bakmadın mı)
ellezîne
onlar
nâfekû
münafıklık ettiler, nifak çıkardılar
yekûlûne
derler
li ihvâni-him(u)
kardeşleri için, kardeşlerine
ellezîne
onlar
keferû
inkâr ettiler
min ehli
ehlinden
el kitâbi
kitap
le in
eğer gerçekten olursa
uhrictum
siz çıkarıldınız
le nahrucenne
mutlaka biz çıkarız
mea-kum
sizinle beraber
ve lâ nutîu
ve itaat etmeyiz
fî-kum
sizin içinizde, sizin aranızda
ehaden
bir kişi, bir kimse
ebeden
ebediyyen, hiçbir zaman
ve in kûtiltum
ve eğer sizinle savaşırlarsa
le
elbette, gerçekten, mutlaka
nensure-enne-kum
mutlaka biz size yardım ederiz
ve allâhu
ve Allah
yeşhedu
şahadet eder, şahitlik eder
inne-hum
muhakkak ki onlar, gerçekten onlar
le
gerçekten, elbette
kâzibûne
yalancılar