وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ
ve lâ testevî
ve eşit, müsavi değil
el hasenetu
hasenat, sevap, iyilik
ve
ve
lâ
değil
es seyyietu
günah, kötülük
idfa'
söndür, bertaraf et, karşıla
bi
ile
elletî
ki o
hiye
o
ahsenu
daha güzel, en güzel
fe
böylece, o zaman
izâ
olduğu zaman
ellezî
ki o
beyne-ke ve beyne-hu
onunla senin aranda
adâvetun
düşmanlık
ke enne-hu
o sanki, o gibi
veliyyun
velî, dost
hamîmun
yakın, samimi dost