نَحْنُ أَوْلِيَاؤُكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَةِ وَلَكُمْ فِيهَا مَا تَشْتَهِي أَنفُسُكُمْ وَلَكُمْ فِيهَا مَا تَدَّعُونَ
nahnu
biz
evliyâu-kum
sizin velîleriniz, dostlarınız
fî
de, içinde
el hayâti ed dunyâ
dünya hayatı
ve fî
ve ... de, içinde
el âhireti
ahiret
ve lekum
ve sizin için
fî-hâ
orada
mâ
şey(ler)
teştehî
(iştahlanırsınız) canınız çeker, arzu edersiniz
enfusu-kum
nefsleriniz, canınız
ve lekum
ve sizin için
fî-hâ
orada
mâ
şey(ler)
teddeûne
istersiniz, talep edersiniz