ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاء وَهِيَ دُخَانٌ فَقَالَ لَهَا وَلِلْأَرْضِ اِئْتِيَا طَوْعًا أَوْ كَرْهًا قَالَتَا أَتَيْنَا طَائِعِينَ
summe
ve o zaman, olunca
istevâ
istiva etti, yöneldi
iles semâi (ilâ es semâi)
semaya
ve hiye
ve o
duhânun
duman, buhar halinde
fe
sonra
kâle
dedi
lehâ
ona
ve li el ardı
ve arza, yeryüzüne
i'tiyâ
ikiniz gelin
tav'an
isteyerek
ev
veya
kerhen
kerih olarak, istemeyerek
kâletâ
ikisi de
eteynâ
biz geldik
tâiîne
isteyenler olarak (isteyerek)