وَإِذْ قَالُواْ اللَّهُمَّ إِن كَانَ هَذَا هُوَ الْحَقَّ مِنْ عِندِكَ فَأَمْطِرْ عَلَيْنَا حِجَارَةً مِّنَ السَّمَاء أَوِ ائْتِنَا بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
ve iz
ve olmuştu
kâlû allâhumme
onlar "Allah'ım" dediler
in
eğer, ise
kâne
idi, oldu
hâzâ
bu
huve el hakka
o hak, gerçek
min indi-ke
senin katından
fe emtir
o zaman yağdır
aleynâ
üzerimize
hıcâraten
taş
min es semâi
gökten, semadan
ev i'ti-nâ
veya bize getir
bi azâbin elîmin
acı azabı